18 Şubat 2016 Perşembe

Review: Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet

Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet by Murat Gülsoy
My rating: 3 of 5 stars

"Bu kapkara sayfa yaşadığımız günleri unutmayalım diye."

"Ağaçların gölgeleri koyulaşıyor günden güne, hiç bitmeyecek bir kış geliyor, güzel günler çok uzakta. Gölgelerin içinde mayalanan zehir sızıyor kaldırımların kenarlarından, mazgallardan, pencere pervazlarından, sokaklardan eviçlerine doğru."

"Ölülerin yüzleri her yerde... Kırgın, güleç, umutlu, şaşkın, öfkeli bakıyorlar. Yarım kalmış sözleri. Bu ülke kanlı bir labirent artık, nerede başladığı nerede bittiği bilinmiyor."

Ben dün akşam "Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet"in son satırlarını okurken, Ankara'da patlama oldu. Yaşananlara o kadar denk düştü ki, bu eşzamanlılığa inanamadım.

Murat Gülsoy'un gözlem yeteneğini, hayal gücünü ve yazım tarzını seviyorum. Bu kısa roman da beni hayal kırıklığına uğratmadı. Hayatının sıradanlığından sıkılan ve yalnız kalarak delirmekten korkan emekli matematik hocası Mirat, yeni geliştirilen Janus teknolojisi sayesinde zihnine önce bir, sonra da iki ölünün anılarının aktarılmasını sağlıyor. Sonra da zihninde onlarla birlikte yaşamaya başlıyor. Önce inanılmaz bir değişim yaşıyor; adeta gençlik aşısı yapılmış gibi. Ama sonra ölüler yavaş yavaş onu delirtmeye, ele geçirmeye, kullanmaya başlıyorlar. Mirat delirmemek için medet umduğu ölüler tarafından karanlık bir uçuruma doğru sürükleniyor.

"Amma da saçma" diye kestirip atmayın. Kitap bir solukta okunduğu halde insanın aklında kalıyor. Gülsoy'un kurgusu ve betimlemeleri çok başarılı. Peki neden 3 yıldız verdim? Çünkü kitabın sonunda işler biraz sarpa sarıyor. Kişilik bölünmeleri yaşayan yazar, sarı post-itleri yazan yaşlı adam ve Fransa'da intihar eden güvenlik görevlisi biraz fazla iç içe geçmiş. Kimin kim olduğu her okuyan tarafından farklı yorumlanabilir.

Yazarın son kısımda içini döktüğü pasajlarda altı çizilesi satırlar da var gerçi. Yukarıda verdiğim örnekler gibi. Fakat Türk yazarların son birkaç yıldır toplumsal olayları her kurguya yedirme çabasını anlayabilmiş değilim. Bu kitap zihninde ölülerle yaşayan bir adam hakkında ütopik bir kurgu. Bunu ülkenin mevcut durumuna bağlamak için epey çaba göstermiş yazar. Bu eğilimi başka yazarlar da gösteriyor. "Gezi olaylarından da bahsedelim, etnik çatışmaları es geçmeyelim, aman şu da eksik kalmasın" gibi son derece insanı bir kaygı seziyorum kurgu metinlerde. Belki de toplumsal hafızamız zayıf olduğu ve unutmaya çok yatkın olduğumuz için yapıyorlar bunu. İçinde yaşadıkları toplumdan ve zamandan bağımsız olmadıklarını, etraflarında olan biteni umursadıklarını göstermek istiyorlar. Bazı kitaplar bunu kaldırıyor, yazar bu kaygılarını hikâyeye başarılı bir şekilde yedirebilirse. Bazen de sonradan eklenmiş gibi sırıtıyor. Bu konuda farklı düşünenler de olabilir tabii.

İşte bu yüzden not kırdım:) Ama siz bana bakmayın, insanı düşündüren, akıcı ve okunmaya değer bir kitaptı "Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet."


View all my reviews