20 Temmuz 2014 Pazar

Çevirmeni Sinir Eden Sorular

Serbest çevirmenler olarak sabit bir ofis ortamında çalışmadığımız için, sosyal medya aracılığıyla birbirimizi buluyoruz ve çok yararlı paylaşımlarda bulunuyoruz. Belki de en çok yardımlaşmanın yapıldığı mesleklerden biri çevirmenlik. Kimse bildiklerini kendine saklamıyor, karşınızdaki kişinin derdine derman olabildiğiniz zaman kendi çevirinizdeki bir pürüzü gidermiş gibi seviniyorsunuz. 

Takip ettiğim bloglardan biri de sevgili Onur'un The Reading Lady blogu. Yayınladığı en son videoda "Beni Sinir Eden Tipler ve Sorular!" konusunu işlemiş. Bu keyifli video bana da ilham verdi ve ben de beni sinir eden durumları listelemeye karar verdim.

Sen eski işinde bu kadar çalışıyor muydun?
Hoppalaa! Çalışıyordum arkadaşım, belki saatlerim daha düzenliydi ama afedersin eşek gibi çalışıyordum. Üstelik çok mutsuzdum. Zorluğu olmayan hiçbir iş olmadığına göre, bari sevdiğim şeyi iş edineyim dedim. Bunda bu kadar şaşılacak bir taraf göremiyorum ben. Eminim sabahlamak yerine şık bir plazanın 38. katında Armani tayyörüm ve stilettolarımla otursaydım, daha havalı olurdum. Ama üzgünüm, ben kendim için yaşıyorum. 

Zaten kitap çeviriyorsun, bir de kitap mı okuyorsun?
Kitap okumak benim için bir hobi, terapi, beyin jimnastiği. Bu aralar özellikle çeviri kitaplar okuyorum ki, diğer meslektaşlarımın işlerini takip edebileyim. Bu sayede neleri örnek almam, nelerden uzak durmam gerektiğini öğreniyorum. Yani eğlenirken öğrenmeye devam ediyorum. Bu yüzden beni kitap okurken görünce üzülmeyin, gerçekten. Instagrama dakika başı fotoğraf yükleyip #yazzgeceleriii #loveforeverinparis #minikaskimbocegimmmm #tatliskooommmm #birthdaygirll #filancaninbabyshowerpartisiii diye komik tagler ekleyeceğinize birkaç sayfa okumanızı şiddetle öneririm!

Ay bu çok asosyal bir iş değil mi? Sıkılmıyor musun?
Güzel kardeşim, ben zaten saçma sapan insanlarla sosyalleşmekten ve birilerinden emir almaktan yıldığım için bu işi seçmişim. İnsanlar yerine kitaplarla uğraşmayı tercih etmişim. Bunu anlamak bu kadar zor mu? Ben sana "Ayyy, patronunun kaprisini nasıl çekiyorsun?" diye soruyor muyum?

Ne zaman ara vereceksin? Arka arkaya kitap çevirme de biraz dinlen. 
İyi niyetli olduğunuzu biliyorum ama saçmaladınız:) Sabit bir işte çalışırken kimse böyle demiyordu halbuki. Bir yılda bölük pörçük kullandığım yıllık iznim dışında tatilim yoktu ama bunu kimse garipsemiyordu. Sabit bir işte çalışırken, "Patron ya kusura bakma, benim bu aralar biraz kafam bozuk, ben bir ay işe gelmeyeceğim, nasılsa ben olmazsam şirket batmaz," diyebilir mi insan? İşte çevirmenlik de böyle bir iş. Teklif gelir, metne ısınırsanız ve anlaşırsanız işi kabul edersiniz, karşılığında da para kazanırsınız. İş hayatında nasıl süreklilik, üretkenlik ve verimlilik önemliyse, çevirmenlikte de öyledir. Çevirdiğiniz her metin, basılan her kitap sizin için bir referans olur.  

Bugün de çalışmayıver. Çok sıkıyosun kendini canım!
Çalışmadığım her gün bana yol, su ve elektrik olarak dönüyor... Belki bir kitabı sabahlayarak 2-3 günde okuyup bitirebilirsiniz, ama bu şekilde ÇEVİREMEZSİNİZ. Tabii google translate değilseniz... Çevirdiğim her cümle, paragraf ve sayfa benim için bir artı. Her boş anımda bilgisayar başına geçtiğimi görüp de üzülmeyin. İnanın artık TV'deki bütün dizilerin senaryolarını tahmin edebiliyorum ve hiçbiri bana keyif vermiyor. Ben kitaplarım ve çevirilerimle daha mutluyum. 

İlk etapta aklıma gelenler bunlar. Ara ara doluyorum böyle. Başka çevirmenlerin de benzer sorulara maruz kaldıklarını tahmin ediyorum. Bu gidişle "Çevirmeni Anlamak" adında bir el kitabı çıkarmamız gerekecek galiba:)